Uçsuz
bucaksız bir ormanda alıkoyulmuş ve alaca karanlıkta yükselen dehşetli
bulutların gazabına uğramış; bir viski şişesinin dibinde hiçliğini sorguladığı
kırmızı gecelerde odalarda kilitli kalmış ve boz bulanık gençliğini, kör
karanlığa teslim etmiş; korkunç bir düş kırıklığı içerisinde ömrünü yitirmiş ve
kırılgan gövdesi, gri bir labirentin içerisine hapsolmuş tüm kutsal ruhlar için
bir çığlık: Mr. Mark William Lanegan.
Daimi
olarak boşlukta ikamet eden ve insanlardan pek haz etmeyen; terk edilmiş ve zehirlenmiş
ruhlarının sancısıyla acınası bir dinginliğe maruz bırakılan; yoldan çıkmış
hayallerin eşiğinde, intihara meyilli gecelerde kendi mezarlarını hazırlayan
kutsal bir azınlığın çığlığı, ruhlarını okşayan hüzünlü ve naif bir rüzgar: Mr.
Mark Lanegan.
1964
sonbaharında yeryüzüne inen bu eşsiz çığlığın sahibi, 51 yıldır aramızda ve 32
yıldır durmaksızın çirkin bir kaosun ortasında sıkışmış olan bir azınlığa,
kutsal ruhlara sesleniyor. Tıpkı sonsuzluğa uğurladığı arkadaşları; Kurt Cobain
ve karanlığın sahibi Layne Staley gibi…
Mr.
Mark Lanegan’ın günümüze kadar uzanan ve şüphesiz yaşayan nadir efsanelerden
biri olmasını sağlayan müzik kariyeri 80’li yılların ortasında, henüz 20’li
yaşlarındayken Screaming Trees grubuyla başladı. Grup, ismine yakışır bir şekilde
müzik dünyasına sert bir giriş yaptı. İlk albümlerinde kirli ve dağınık bir
soundla karşımıza çıkan grup, 90’lı yıllardaki çalışmalarıyla ismini ‘’Grunge’’ efsanelerinin arasına yazdırdı.
O yıllarda Seattle’da yeni bir müziğin ve kültürün temelleri atılıyordu.
Nirvana, Pearl Jam, Soundgarden, Alice in Chains, Mudhoney gibi oluşumların
öncülük ettiği bu akıma tüm dünya dikkat kesilmiş, Seattle’dan yükselen bu
isyanı büyük bir dehşet ve merakla izliyordu. Screaming Trees de bu isyanın bir
parçasıydı ve dostlarıyla birlikte uzun yıllar terk edilmiş bir azınlığın
ruhlarını kutsayacaktı.
Grunge akımının temel taşlarından ve
Mr. Lanegan’ın da eşlik ettiği bu isyanın en büyük çığlıklarından olan Kurt
Cobain ve Layne Staley’nin çağrılarını tamamlayarak yeryüzünü terk etmesi
şüphesiz ki grunge akımını ve
beraberinde getirdiği isyanı derinden yaraladı. Onların ardından Mark, Eddie,
Chris gibi çığlıkların her ne kadar buruk ve yorgun da olsalar durmaksızın
yollarına devam etmesi, özellikle 2000’li yılların başıyla birlikte gittikçe
sığlaşan müzik dünyasına nefes aldırdı ve kutsal ruhları bu eşsiz çığlıklardan
ve çağrılardan yoksun, sahipsiz bırakmadı…
Mr.
Lanegan’ın ilk durağı ve Grunge akımının
önemli oluşumlarından olan Screaming Trees, 90’lardaki yükselişinin ardından ne
yazık ki 2000 yılında dağıldığını ve çağrılarına son verdiğini açıkladı. Ancak
yıllar sonra gelen bir haber kutsal ruhlar arasında büyük merak uyandırdı.
Grup, 1998-1999 yıllarında kaydettiği parçaları Last Words: The Final Recordings adıyla 2011 yılının Ağustos ayında
piyasaya sürdü ve son çağrısını yaptı. Bu albüm 90’lı yılların ortasında grubu
zirveye taşıyan albümlerin devamı niteliğindeydi. 1984’de yola çıkan ve kayıp kuşağın çocuklarına, kutsal
ruhlara seslenen bir grup, oldukça hüzünlü çağrılarla sessizliğe bürünüyordu…
Müziğin
yaşayan efsanelerinden olan Mr.Lanegan’ın çağrıları elbette ki bununla sınırlı
değildi. Onlarca grup ve müzisyenle işbirliği yapan bu efsanenin şüphesiz ki
yer aldığı oluşumların en değerlisi Mad Season projesiydi. Alice in Chains,
Screaming Trees ve Pearl Jam üyelerinin bir araya geldiği grup 1995 yılında Above adlı albümü piyasaya sürdü ve Mr.
Lanegan albümde I’m Above ve Long Gone Day parçalarında Layne
Staley’e eşlik etti. Müzik tarihinin en karanlık albümlerinden birine imza atan
grupta Layne Staley yeni bir albüm yapmayı reddederken, Mr. Lanegan ikinci
albümle birlikte grubun vokalini tek başına üstlenmeyi düşünüyordu, ancak grup
Layne Staley’nin ölümüyle birlikte boşluğa doğru yol aldı. Bu efsanevi oluşum
yıllar sonra, sonsuzluğa yükselen Layne Staley ve John Baker’ı onurlandırmak
üzere yeniden bir araya geldi. Grup, 2013 yılının Ocak ayında bir box set
piyasaya sürdü. Sette Above albümünün
yanı sıra, grubun Nisan, 1995’te verdiği Live
at The Moore konserinin kayıtları ve üç yeni parça da bulunuyordu. Locomotive, Black Book of Fear ve Slip
Away adlarıyla albümde yer alan üç yeni parça, Mr. Mark Lanegan imzasını
taşıyordu. Karanlığın sahibi Layne Staley’nin yalnız ve tehlikeli çağrılarının
ardından Mr. Lanegan, arkadaşlarını onurlandırmakla kalmayıp, birbirinden
dehşetli üç parçayla karşımıza çıkmıştı. Bu yeni çağrılar, kutsal ruhların
odalarında sonsuza dek yankılanacaktı…
Bugüne
dek birçok oluşumda yer alan Mr. Lanegan’ın kariyerinde önemli bir yere sahip
olan ve uzun yıllar birlikte çalıştığı oluşumlardan biri de Queens of the Stone
Age topluluğuydu. 2000’li yılların başında başlayan birliktelikte grubun birçok
albüm çalışmasında ve konserlerinde yer aldı. Ayrıca Mr. Lanegan; Soulsavers,
The Gutter Twins, The Afghan Whigs, The Twilight Singers gibi gruplarla ve
Isobel Campell, Moby, Duke Garwood gibi çeşitli müzisyenlerle ortak çalışmalar
yaptı. Kariyeri boyunca birçok cover çalışmasıyla da karşımıza çıkarak; Nick
Cave, Frank Sinatra, Bob Dylan, John Cale gibi çeşitli müzisyenlerin bazı
parçalarını yeniden yorumladı. Alternative/Grunge’la
başlayan müzik yolculuğunda Hard/Stoner/Progressive/Folk/Blues/Indie
ve son yıllarda electronic ve remix çalışmalarıyla müziğin çeşitli
türevlerinde ürünler verdi. Ancak bu ürünlerin en önemlisi şüphesiz ki ‘’Mark
Lanegan Band’’ adıyla yaptığı solo albüm çalışmalarıydı. Bu çalışmalarda
müziğin karanlık altyapısı ve sözleriyle grunge’ı
hissetmemek mümkün değildi, fakat daha çok progressive,
indie ve zaman zaman da blues’u
anımsatan parçalar ağırlıktaydı.
Mr.
Lanegan’ın ilk solo albüm çalışması, 1990’da Sup Pop etiketiyle piyasaya sürülen The Winding Sheet albümüydü. Nirvana’dan arkadaşları Kurt Cobain ve
Krist Novoselic’in de katkıda bulunduğu albüm, karanlık yapısıyla dikkat
çekerken, Mr. Lanegan’ın ustalığı ve kalitesiyle de gelecek çalışmaları için
adeta göz kırpıyordu. Dave Grohl, Rolling
Stone’a verdiği bir röportajda albüm hakkında, ‘’Tüm zamanların en iyi
albümlerinden biri’’ olarak söz edecekti.
Solo
albüm kariyerine böylesine sıkı bir başlangıç yapan Mr. Lanegan, 1994 yılında Whiskey For The Holy Ghost adlı albümü
piyasaya sürdü. En tehlikeli çalışmalarından biri olan bu albüm, şüphesiz
müzisyenin en depresif ve karanlık çağrılarını içeriyordu. Ardından bu albümü Scraps at Midnight ve cover
çalışmalarını içeren I’ll Take Care of
You albümleri izledi. Mr. Lanegan; Tim Rose, Tim Hardin, Booker T. Jones ve
Buck Owens gibi müzisyenlerin parçalarını yeniden yorumladı. Bu albümde naif
bir rüzgarla sevenlerinin ruhunu kutsayan müzisyen, Field Songs ve Bubblegum
albümleriyle çağrılarına devam etti. Bubblegum
albümünde yer alan Hit The City ve Come to Me adlı parçalarda kendisine Pj Harvey de eşlik edecekti. 2010 yılında Issobel Campbell’la ortak
çalışması olan Hawk adlı albümü
yayınlandı. Ardından eşsiz bir çalışma ürünü olan Blues Funeral ve Mr. Lanegan’ın blues damarını yoğun olarak
hissedebileceğimiz, Duke Garwood işbirliğiyle yapılan Black Pudding albümleri raflardaki yerini aldı. 2013’te tekrar bir
cover çalışmasıyla karşımıza çıkan müzisyen, Nick Cave, John Cale gibi
efsanelerin parçalarını yeniden yorumladığı Imitations
adlı albümü piyasaya sürdü. Mr. Lanegan, 2014 yılında Phantom Radio adlı albümüyle çalışmalarına hız kesmeden devam
ediyordu. Albüm, son çalışmalarına nazaran daha sert ve electronic bir sounda
sahipti. Ardından aynı adlı albümün remix çalışmalarına yer verdiği A Thousand Miles of Midnight yayınlandı.
Mark Lanegan Band, son olarak 2002’de kaydedilen demoların yer aldığı Houston Publishing Demos 2002 adlı albümü yayınladı.
Mark
Lanegan Band adıyla yapılan solo albüm çalışmaları, Mr. Lanegan’ın olağanüstü
kariyerine sığdırdığı onlarca parçanın yanı sıra sevenleri için en özel
çalışmalardı. Müziğe başladığı ilk yıllardan bu yana birçok grupla işbirliği
içerisinde olmasına rağmen, hiç yorulmadan ve asla tükenmeden, özenle çalışmalarını
sürdürmeye devam etti. Ürün çeşitliliği fazla olan sanatçıların kara belası
haline gelen ‘’tekrar’’ illetine hiç
düşmeden, her çalışmasında mükemmeli yakalama arzusuyla özgün eserler ortaya
koydu. Müzik; içinde her ne kadar farklı sesler ve renkler barındırsa da onu ‘’iyi’’ yapan ve ‘’değerli’’ kılan tek şey, hissiyattı ve Mr. Mark Lanegan bunu çok
iyi biliyordu…
Mr.
Lanegan’ın tıpkı çağrıları gibi özel hayatı da oldukça depresif ve
çalkantılıydı. Bir röportajında ailesiyle olan sorunlarından ve onlara olan
isyanından bahsedecekti. Henüz genç yaşlarında uyuşturucu bağımlısı olmuştu ve
bu bağımlılık uzun yıllar sürdü. Bunların yanı sıra çeşitli suçlardan hapse
mahkum edildi ancak rehabilitasyon tedavisi şartıyla mahkumiyetten kurtuldu.
Çocukluk yıllarından bu yana peşini bırakmayan karanlık, tüm hayatına ve
çağrılarına sirayet etmişti.
Kutsal
ruhlara adanmış eşsiz çığlıkların sahibi Mr. Mark Lanegan; hayatı boyunca bir
çıkmazda, kör karanlıktaydı...
Son
olarak: Bu satırlar yazılırken ya da sizlerin mülküne geçtiği şu şıralarda Mr.
Mark Lanegan; şüphesiz ki labirentin diğer ucunda, farklı bir çıkmazında
bambaşka bir azınlığın ruhlarını kutsamakta veyahut yeni çağrılarını kaleme
almaktadır. Bizler kör karanlığa bürünmüş odalarımızda kendi gölgelerimizle
savaş halindeyken bizleri yalnız bırakmayarak eşsiz çığlıklarını üzerimizden
esirgemeyecek ve elbette ki onun rüzgarı her daim ensemizde, bizimle olacaktır…
Mustafa Yakışan, Ağustos MMXVI
Kaburga Zine - Sayı 08
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder