2 Eylül 2016 Cuma

Kutsal Ruhlar İçin Bir Çığlık: Mr. Mark Lanegan


Uçsuz bucaksız bir ormanda alıkoyulmuş ve alaca karanlıkta yükselen dehşetli bulutların gazabına uğramış; bir viski şişesinin dibinde hiçliğini sorguladığı kırmızı gecelerde odalarda kilitli kalmış ve boz bulanık gençliğini, kör karanlığa teslim etmiş; korkunç bir düş kırıklığı içerisinde ömrünü yitirmiş ve kırılgan gövdesi, gri bir labirentin içerisine hapsolmuş tüm kutsal ruhlar için bir çığlık: Mr. Mark William Lanegan.

Daimi olarak boşlukta ikamet eden ve insanlardan pek haz etmeyen; terk edilmiş ve zehirlenmiş ruhlarının sancısıyla acınası bir dinginliğe maruz bırakılan; yoldan çıkmış hayallerin eşiğinde, intihara meyilli gecelerde kendi mezarlarını hazırlayan kutsal bir azınlığın çığlığı, ruhlarını okşayan hüzünlü ve naif bir rüzgar: Mr. Mark Lanegan.

1964 sonbaharında yeryüzüne inen bu eşsiz çığlığın sahibi, 51 yıldır aramızda ve 32 yıldır durmaksızın çirkin bir kaosun ortasında sıkışmış olan bir azınlığa, kutsal ruhlara sesleniyor. Tıpkı sonsuzluğa uğurladığı arkadaşları; Kurt Cobain ve karanlığın sahibi Layne Staley gibi…

Mr. Mark Lanegan’ın günümüze kadar uzanan ve şüphesiz yaşayan nadir efsanelerden biri olmasını sağlayan müzik kariyeri 80’li yılların ortasında, henüz 20’li yaşlarındayken Screaming Trees grubuyla başladı. Grup, ismine yakışır bir şekilde müzik dünyasına sert bir giriş yaptı. İlk albümlerinde kirli ve dağınık bir soundla karşımıza çıkan grup, 90’lı yıllardaki çalışmalarıyla ismini ‘’Grunge’’ efsanelerinin arasına yazdırdı. O yıllarda Seattle’da yeni bir müziğin ve kültürün temelleri atılıyordu. Nirvana, Pearl Jam, Soundgarden, Alice in Chains, Mudhoney gibi oluşumların öncülük ettiği bu akıma tüm dünya dikkat kesilmiş, Seattle’dan yükselen bu isyanı büyük bir dehşet ve merakla izliyordu. Screaming Trees de bu isyanın bir parçasıydı ve dostlarıyla birlikte uzun yıllar terk edilmiş bir azınlığın ruhlarını kutsayacaktı.

Grunge akımının temel taşlarından ve Mr. Lanegan’ın da eşlik ettiği bu isyanın en büyük çığlıklarından olan Kurt Cobain ve Layne Staley’nin çağrılarını tamamlayarak yeryüzünü terk etmesi şüphesiz ki grunge akımını ve beraberinde getirdiği isyanı derinden yaraladı. Onların ardından Mark, Eddie, Chris gibi çığlıkların her ne kadar buruk ve yorgun da olsalar durmaksızın yollarına devam etmesi, özellikle 2000’li yılların başıyla birlikte gittikçe sığlaşan müzik dünyasına nefes aldırdı ve kutsal ruhları bu eşsiz çığlıklardan ve çağrılardan yoksun, sahipsiz bırakmadı…

Mr. Lanegan’ın ilk durağı ve Grunge akımının önemli oluşumlarından olan Screaming Trees, 90’lardaki yükselişinin ardından ne yazık ki 2000 yılında dağıldığını ve çağrılarına son verdiğini açıkladı. Ancak yıllar sonra gelen bir haber kutsal ruhlar arasında büyük merak uyandırdı. Grup, 1998-1999 yıllarında kaydettiği parçaları Last Words: The Final Recordings adıyla 2011 yılının Ağustos ayında piyasaya sürdü ve son çağrısını yaptı. Bu albüm 90’lı yılların ortasında grubu zirveye taşıyan albümlerin devamı niteliğindeydi. 1984’de yola çıkan ve kayıp kuşağın çocuklarına, kutsal ruhlara seslenen bir grup, oldukça hüzünlü çağrılarla sessizliğe bürünüyordu…

Müziğin yaşayan efsanelerinden olan Mr.Lanegan’ın çağrıları elbette ki bununla sınırlı değildi. Onlarca grup ve müzisyenle işbirliği yapan bu efsanenin şüphesiz ki yer aldığı oluşumların en değerlisi Mad Season projesiydi. Alice in Chains, Screaming Trees ve Pearl Jam üyelerinin bir araya geldiği grup 1995 yılında Above adlı albümü piyasaya sürdü ve Mr. Lanegan albümde I’m Above ve Long Gone Day parçalarında Layne Staley’e eşlik etti. Müzik tarihinin en karanlık albümlerinden birine imza atan grupta Layne Staley yeni bir albüm yapmayı reddederken, Mr. Lanegan ikinci albümle birlikte grubun vokalini tek başına üstlenmeyi düşünüyordu, ancak grup Layne Staley’nin ölümüyle birlikte boşluğa doğru yol aldı. Bu efsanevi oluşum yıllar sonra, sonsuzluğa yükselen Layne Staley ve John Baker’ı onurlandırmak üzere yeniden bir araya geldi. Grup, 2013 yılının Ocak ayında bir box set piyasaya sürdü. Sette Above albümünün yanı sıra, grubun Nisan, 1995’te verdiği Live at The Moore konserinin kayıtları ve üç yeni parça da bulunuyordu. Locomotive, Black Book of Fear ve Slip Away adlarıyla albümde yer alan üç yeni parça, Mr. Mark Lanegan imzasını taşıyordu. Karanlığın sahibi Layne Staley’nin yalnız ve tehlikeli çağrılarının ardından Mr. Lanegan, arkadaşlarını onurlandırmakla kalmayıp, birbirinden dehşetli üç parçayla karşımıza çıkmıştı. Bu yeni çağrılar, kutsal ruhların odalarında sonsuza dek yankılanacaktı…

Bugüne dek birçok oluşumda yer alan Mr. Lanegan’ın kariyerinde önemli bir yere sahip olan ve uzun yıllar birlikte çalıştığı oluşumlardan biri de Queens of the Stone Age topluluğuydu. 2000’li yılların başında başlayan birliktelikte grubun birçok albüm çalışmasında ve konserlerinde yer aldı. Ayrıca Mr. Lanegan; Soulsavers, The Gutter Twins, The Afghan Whigs, The Twilight Singers gibi gruplarla ve Isobel Campell, Moby, Duke Garwood gibi çeşitli müzisyenlerle ortak çalışmalar yaptı. Kariyeri boyunca birçok cover çalışmasıyla da karşımıza çıkarak; Nick Cave, Frank Sinatra, Bob Dylan, John Cale gibi çeşitli müzisyenlerin bazı parçalarını yeniden yorumladı. Alternative/Grunge’la başlayan müzik yolculuğunda Hard/Stoner/Progressive/Folk/Blues/Indie ve son yıllarda electronic ve remix çalışmalarıyla müziğin çeşitli türevlerinde ürünler verdi. Ancak bu ürünlerin en önemlisi şüphesiz ki ‘’Mark Lanegan Band’’ adıyla yaptığı solo albüm çalışmalarıydı. Bu çalışmalarda müziğin karanlık altyapısı ve sözleriyle grunge’ı hissetmemek mümkün değildi, fakat daha çok progressive, indie ve zaman zaman da blues’u anımsatan parçalar ağırlıktaydı.

Mr. Lanegan’ın ilk solo albüm çalışması, 1990’da Sup Pop etiketiyle piyasaya sürülen The Winding Sheet albümüydü. Nirvana’dan arkadaşları Kurt Cobain ve Krist Novoselic’in de katkıda bulunduğu albüm, karanlık yapısıyla dikkat çekerken, Mr. Lanegan’ın ustalığı ve kalitesiyle de gelecek çalışmaları için adeta göz kırpıyordu. Dave Grohl, Rolling Stone’a verdiği bir röportajda albüm hakkında, ‘’Tüm zamanların en iyi albümlerinden biri’’ olarak söz edecekti.

Solo albüm kariyerine böylesine sıkı bir başlangıç yapan Mr. Lanegan, 1994 yılında Whiskey For The Holy Ghost adlı albümü piyasaya sürdü. En tehlikeli çalışmalarından biri olan bu albüm, şüphesiz müzisyenin en depresif ve karanlık çağrılarını içeriyordu. Ardından bu albümü Scraps at Midnight ve cover çalışmalarını içeren I’ll Take Care of You albümleri izledi. Mr. Lanegan; Tim Rose, Tim Hardin, Booker T. Jones ve Buck Owens gibi müzisyenlerin parçalarını yeniden yorumladı. Bu albümde naif bir rüzgarla sevenlerinin ruhunu kutsayan müzisyen, Field Songs ve Bubblegum albümleriyle çağrılarına devam etti. Bubblegum  albümünde yer alan Hit The City ve Come to Me adlı parçalarda kendisine Pj Harvey de eşlik edecekti. 2010 yılında Issobel Campbell’la ortak çalışması olan Hawk adlı albümü yayınlandı. Ardından eşsiz bir çalışma ürünü olan Blues Funeral ve Mr. Lanegan’ın blues damarını yoğun olarak hissedebileceğimiz, Duke Garwood işbirliğiyle yapılan Black Pudding albümleri raflardaki yerini aldı. 2013’te tekrar bir cover çalışmasıyla karşımıza çıkan müzisyen, Nick Cave, John Cale gibi efsanelerin parçalarını yeniden yorumladığı Imitations adlı albümü piyasaya sürdü. Mr. Lanegan, 2014 yılında Phantom Radio adlı albümüyle çalışmalarına hız kesmeden devam ediyordu. Albüm, son çalışmalarına nazaran daha sert ve electronic bir sounda sahipti. Ardından aynı adlı albümün remix çalışmalarına yer verdiği A Thousand Miles of Midnight yayınlandı. Mark Lanegan Band, son olarak 2002’de kaydedilen demoların yer aldığı Houston Publishing Demos 2002  adlı albümü yayınladı.

Mark Lanegan Band adıyla yapılan solo albüm çalışmaları, Mr. Lanegan’ın olağanüstü kariyerine sığdırdığı onlarca parçanın yanı sıra sevenleri için en özel çalışmalardı. Müziğe başladığı ilk yıllardan bu yana birçok grupla işbirliği içerisinde olmasına rağmen, hiç yorulmadan ve asla tükenmeden, özenle çalışmalarını sürdürmeye devam etti. Ürün çeşitliliği fazla olan sanatçıların kara belası haline gelen ‘’tekrar’’ illetine hiç düşmeden, her çalışmasında mükemmeli yakalama arzusuyla özgün eserler ortaya koydu. Müzik; içinde her ne kadar farklı sesler ve renkler barındırsa da onu ‘’iyi’’ yapan ve ‘’değerli’’ kılan tek şey, hissiyattı ve Mr. Mark Lanegan bunu çok iyi biliyordu…

Mr. Lanegan’ın tıpkı çağrıları gibi özel hayatı da oldukça depresif ve çalkantılıydı. Bir röportajında ailesiyle olan sorunlarından ve onlara olan isyanından bahsedecekti. Henüz genç yaşlarında uyuşturucu bağımlısı olmuştu ve bu bağımlılık uzun yıllar sürdü. Bunların yanı sıra çeşitli suçlardan hapse mahkum edildi ancak rehabilitasyon tedavisi şartıyla mahkumiyetten kurtuldu. Çocukluk yıllarından bu yana peşini bırakmayan karanlık, tüm hayatına ve çağrılarına sirayet etmişti.

Kutsal ruhlara adanmış eşsiz çığlıkların sahibi Mr. Mark Lanegan; hayatı boyunca bir çıkmazda, kör karanlıktaydı...

Son olarak: Bu satırlar yazılırken ya da sizlerin mülküne geçtiği şu şıralarda Mr. Mark Lanegan; şüphesiz ki labirentin diğer ucunda, farklı bir çıkmazında bambaşka bir azınlığın ruhlarını kutsamakta veyahut yeni çağrılarını kaleme almaktadır. Bizler kör karanlığa bürünmüş odalarımızda kendi gölgelerimizle savaş halindeyken bizleri yalnız bırakmayarak eşsiz çığlıklarını üzerimizden esirgemeyecek ve elbette ki onun rüzgarı her daim ensemizde, bizimle olacaktır…


Mustafa Yakışan, Ağustos MMXVI

Kaburga Zine - Sayı 08

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder